AŞK İNSANIN İŞTAHINI, EVLİLİK İFLAHINI KESER!

Evlilik aşkı öldürür, çünkü hep aynı şeyi yapmaktan sıkılır insan, hep aynı yemeği yemek yada sürekli çalışıp hiç tatil yapmamak gibi monoton hayat insanı yorar değişiklik canlandırır. Aşkın yerini yavaş yavaş alışkanlık alır, farkında bile olmadan aşktan, birliktelikten alınan doyumun eksikliği başka şeylerle kapatılmaya çalışılır; örneğin yemekle, zevklidir çünkü, hep aynı yemeği yeme zorunluluğuda yok ayrıca, dolayısıyla bıktırmaz ama kilo aldırır, fiziki görünüm değişir azar azar aldırış edilmez " beğenen beğenmiştir nasılsa " henüz gençken ilerideki sağlık sorunları da çok önemsenmez. Kadınlar açısından bir de hamilelik döneminde alınan kilolar vardır biyolojisinin bir süre için zorunlu kıldığı kilolar kalıcı olur (istisnalar bu kuralı bozmaz:)), işte obezite baslamıştır. Tedavisine gerek olmayan bir hastalık(aşk) iyileşmiş, fakat simdi tedavisi gereken bir hastalık(obezite) başlamıştır. Aşkın yerini sadece obezite mi alır derseniz,  hayır o sadece sonuçlardan biridir, esas olarak aşkın yerini doyumsuzluk alır ki işte esas felaket buradadır. Doyumsuz insan ne yapar derseniz, karnı doymamış bir bebek ne yaparsa onu yapar; ağlar, yalniz bu büyük bebeğin ağlamasi küçük bebeğinki gibi olmaz her zaman, kimi zaman öfke, kızgınlık, kimi zaman çöküntü, depresyon şeklinde olur. Gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinin bir nedenide Öfke , kızgınlık ve depresyon değil midir. Ağlayan büyük bebeğin bu öfkesi veya çöküntüsü ister istemez çevresini etkilemez mi etkilenen bu çevre, nispeten kendi başka çevrelerini etkilemez mi hiç. Sabah eşiyle sorunu olanın iş çevresine bunun hiç yansıtmaması mümkün mü? Daha da önemlisi annenin öfkesinden depresyonundan çocuğun etkilenmemesi mümkün mü? Bundan etkilenen çocuğun etkilenme derecesiyle orantılı olarak, ileri yaşlarına sorun olarak taşınmaz mı bu çocukluk travmaları. Çocukluk travmalarının etkisiyle büyüyen, ne kadar sağlıklı davranabilir, burada bir kısır döngü var mıdır, varsa bu kısır döngü nasıl kırılabilir? Bunun için başa dönüp, ağlayan büyük bebeğin neden ağladığını hatırlayalım; DOYUMSUZLUK değil miydi sebebi, o halde bebeği susturabilmek, bu kısır döngüyü kırabilmek için,  DOYURMAK gerek büyük bebeği...

Engin S.