Antik çağ Yunan felsefesinde , İnsan hayatının sonlu olması, insanı daha baştan mutsuz kılmıştır. Neredeyse ölüm kelimesinin geçtiği her cümlede, mutsuzluk ve kader kelimelerinin
yan yana olduğunu görürüz. Antik Yunan’daki bu hâkim düşünce, ölüm korkusunun insanı mutsuz kılan bir duygu olduğu Epikuros’un metinlerinde de görülür.Heraclitus ise :

" Ethos Anthropos Daimon " yani "insanın karakteri kaderidir" der. Homeros’un eseri, İlyada’da mutluluk ile ilgili olarak , ölümsüzlükten gelen mutluluk ile ölümlü olmaktan gelen kaygı ve tanrılara hayıflanma dikkat çeker. Akhileus ile Kral Priamos’un karşılaşmasında söylenenler: 

“Talihsiz ölümlülere tanrılar şu kaderi dokudu:


Ama ölümsüzlerin hiçbir kaygısı yok.
İki tane küp durur Zeus’un eşiğinde, biri kötü, biri iyi bağışlarla dolu.
Zeus karıştırır bunları, sunar ölümlülere, iyisinden de, kötüsünden de pay alır insanoğlu.
Ama yalnız kötü bağıştan pay alırsa bir adam, yoksul olur, hor görülür, zorlu açlıkla sürünür
tanrısal toprak üstünde, tanrılar, insanlar dönüp de bakmaz yüzüne.
Parlak armağanlar verdi tanrılar Peleus’a doğduğu günden ta bugüne dek,
Peleus tekmil insanları geçerdi mutlulukta, Myrmidonların başına kral olmuştu, ölümlüydü,
ama vermişlerdi koynuna bir tanrıçayı.
Mutsuzluk payı verdi bir gün tanrı ona da, yerine geçecek çocukları olmuyordu,
bir tek oğlu oldu, o da kısa ömürlü…” (Homeros, 2004: 470)

Sokrates'e göre, mutluluğun kaynağı bilgidir ve mutluluğun önündeki en büyük engel bilgisizliktir aynı zamanda ahlaki değerler, bilgiyle orantılı olarak kazanılır ve bilen kimse ahlaklı davranmayı seçer. O'na göre bilgelik, insanın evreni değil, kendisini bilmesiyle başlar, bu yolla hayatın anlamı ve amacını, ruh için en yüksek iyiyi bilebiliriz. Bu nedenle, bir insan kendisini tanımadıkça, neyin kendisini tam ve yetkin kılacağını bilmedikçe, iyi yetkin ve mutlu olamaz.

Aristoteles mutluluğu insanın en son gayesi olarak kabul eder ve "Mutluluk, ruhun akla uygun davranışta bulunmasıdır ;
bazen tesadüf sonucu elde edilse de , gerçekte tanrıların insanlara bir lütfu ve bizim çabalarımızın sonucudur." der.

Engin S.